1 Nisan 2009 Çarşamba

yine annesi..

bu gidişle kendime de ayrıca bir blog yapacağım.. hastayım ve aklıma bir sürü şey geliyor.. insanlar hastayken neden daha duygusal olurlar acaba.. freudun bu konuda da düşünceleri varmıdır? seçim telaşı ardından annemin (kayınvaldem)5 saatlik mahmutpaşa macerası derken bu sabah kalktığımda üzerimden ne tır.. ne kamyon.. daha acayip bir şeyler geçmiş gibiydi.. yıkıldım.. okulda da nöbet ders mers derken son saatte merdivenleri zor çıktım gözlerim kayıyordu... eve gelmeme doğru balıkçıya uğradım kocaman bir palamut aldım.. (akşama buyrun palamut var..) sonra oyuncak bir tren aldım minnoşuma.. uzun zamandır oyuncak almışyordum ona.. kapıyı açtım oğlum anne diye atladı en sevimli hallerine girdi.. sonra elimdeki kutuyu gördü agı anni agııı dedi.. nennibaa agıı nennibaaa.. aç aç.. açtık tren yolunu kurduk.. oynadık.. arabalarını trenini bütün oyuncaklarını yatırıp yatmaya gittik.babaannemiz hastaneye gitti.. biz başbaşa kaldık.. sanki iyileştim onunla oynarken.. neden anne olunca insan 10 kaplan gücünde olur acaba.. onu da bir araştırmak lazım.. hasta olmamalıyım çocuğum ne olacak psiklolojisiyle mi?
akın uyuyunca nazlı hallerime geri döndüm.. hastayken içmekten zevk aldığım limonlu bir şehriye çorbası yaptım.. kıpkırmızı... salçasını çok koyduğumda daha güzel oluyor..üzerime döke saça yedim.ağzımın yolunu bulmak zor oldu.... amaaaaaan dedim.. blogları kurcaladım.. internette ne güzel şeyler var yarabbim.. keşke daha çok zaman olsa...
şimdi kahve içiyorum... birazdan balık pişircem.. aksam maç var.. kocacııma mısır patlatcam birşeyler içeriz yanında.. düşündükçe sanki iyi oluyorum.. ohhhhh

bir de küçükken hasta olmak deyince annemin yaptığı köfteler geliyor aklıma.. herhalde annem soruyor bana kızım sana ne yapayım (hasta ve nazlı bir kız) köfte diyorum.. bir de sobalı küçük evimizde sobanın yakınındaki yatağım ve pembe çizgileri olan sümerbank işi çarşafım... ne mutluluk.. bez mendilimi yıkar sobanın borusunda iki yana çekiştirerek kuruturdum.. övünürdüm bunu yaparken.. temiz düzenli bir kız olacağım ya.. hahahah.
oh keyfim yerine geldi..kahvem de mis gibi... sütümüz bitti.. the sütcü aysun hanımdan aldığımız 5 lt süt bu sefer çabuk bitti... tavsiye ederim.. istanbul şartlarında gayet güzel.. halis mulis inek sütü..

daldan dala daldan dala..(böyle bir şarkı mı ne vardı :O )

insan yalnız kalmayı ne çok özlüyor..uzun süreli yalnızlıkları sevmiyorum.. ama yalnız kalmayı seviyorum..
yaşlanmayı daha çok düşünüyorum..acaba benim gelinim de düşünceli davranır mı?yada davranmalı mı? ben bu konuda iyi olduğumu düşünüyorum.. zira son bir aydır babannemizin hastalanmasıyla performansım arttı.. 2 çocuk sahibi oldum bir anda.. şikayet etmiyorum.. yaşlanınca biz nasıl olacağız?hele hormonları yiye yiye radyasyonu ala ala sürünerek ölcez galiba... bu ara herkes evinde kaktüs bulundurmalıymış..evdeki radyasyonu topluyormus bilhassa bilgisayarın yanına koymalıymışız..
çok atladım daldan dala.. bulayım şimdi şöyle güzel bir fırın palamut tarifi.. yarın perşembe.. cumartesinin hayaliyle tutuşuyorum....
ehhhhhhh yetsin bu kadar aklıma gelen herşeyi yazmıyayım bari. ilkay akkayanın sesi kulağıme geldi bir an..

sevgi güzellik ister gülüm.. güzellik emek ister
güzellik tende değil gülüm, yürekte ateş ister..

dinleyin çok güzel.. sevgiler...... hepinizi seviyorum.. insanları hayvanları ağaçları toprağı... bulutları... şu an kahvemi içtiğim 10 yıllık çiçekli kupamı...içine her türlü zerzevatı yolladığım orta boy midemi... (küçük demiyorum dikkatinizi çekerim :) ) ne bileyim.. susayım bari ben. bir iki üç tıp!