27 Mart 2012 Salı

Ablaya Teşekkür Et “Ablaya teşekkür et! ‘Lütfen’ dedin mi?”

Çocuğunuzla Birlikte Büyümek kitabının yazarı Naomi Aldort bu tür cümleleri anne babaların küçük çocuklarına öğretme telaşına değiniyor kitabının bir bölümünde. Burada ebeveynin amacı çocuğa şükran duygusunu öğretmek, kimi zaman ise toplum içinde çocuğun doğru davranışlarda bulunmasına yardımcı olmak oluyor.

Aldort, ailelere şöyle bir soru soruyor; “Ebeveynlerimiz biz küçükken bize bunları söylediğinde gerçekten şükran duygusunu öğrendik mi, yoksa kimimiz istemeden teşekkür etmek, paylaşmak zorunda olmak ya da özür dilemekten dolayı içerlemeyi mi öğrendik? Acaba çocuklar ihtiyaçları gerçekten karşılandığında şükran duygusunu kendiliğinden mi öğreniyorlar? Onlara öğretmek yerine belki de bunları izleyerek öğrenecekleri modeller mi olmalıyız?”

Doğal Ebeveynlik yaklaşımının duayenlerinden Naomi Aldort çocuklara ne söylemeleri gerektiğini söyleyerek onlara ne öğrettiğimiz konusunu şöyle açıklıyor:


1.Çocuk, birine nerede ne söylemesi gerektiğini ya da nasıl davranması gerektiğini dikte etmenin; başkalarını bu biçimde yönlendirmenin iyi bir davranış olduğunu öğrenerek büyüyor. Çünkü konuşmanın içeriğinden çok çocuğun aklında kalan, birisinin ona ne yapması gerektiğini söylediği.

2.En gözle görünmeyen mesaj ise “Ne söyleyip nasıl davranacağım konusunda kendime güvenemem. O yüzden ebeveynimin ağzından çıkan söze güvenmeliyim ve kurallara kayıtsız şartsız uymalıyım.” Tabii burada çocuğumuzu bir liderden çok kuralları izleyen, arkadan gelen birey olmaya hazırlıyoruz.

3.“Eğer ne yapmam, ne söylemem gerektiğini bilmiyorsam demek ki ben yeterli değilim” bilinçaltı mesajı ile kendine güveni düşük bir birey yetiştiriyoruz.

4.Çocuk kendinden şüphe duyuyor: “Neden kendimi teşekkür edecek bir duyguda hissetmiyorum? Demek ki bende bir gariplik var.”

5.Çocuk yalan söylemeyi öğreniyor: “Hiçbir şey söylemek istemiyorum (paylaşmak, özür dilemek), sanırım doğru kelimeleri söyleyerek içsel gerçeğimi yansıtmayan bir oyun sergilemeliyim topluma.

6.Çocuk büyüdüğünde geçmiş yıllarına bakıp zorla söyletilen özür, teşekkür gibi kelimelerden nasıl nefret ettiğini fark ediyor.

Aldort, büyüklerin toplum içinde çocuğun davranışları ile olan beklentilerine ise şöyle yaklaşıyor: “Biri çocuğumuza ismini ve yaşını sorduğunda ona ‘Hadi oğlum teyzeye kaç yaşında olduğunu söyle’ der ve çocuğumuzun sessiz kalması halinde utanç hissederiz. Üç çocuğumdan biri yedi yaşında gelene dek kendisine soru soran hiçbir yetişkine cevap vermedi. Ve ben her seferinde onun tarafında olup soru sorana ‘Sanırım şu an cevap vermek istemiyor’ deyip gülümsedim ve ‘İsterseniz ben size söyleyebilirim’ dedim. Geçen zaman içinde oğlumun kendisi hakkında bilgi verilmesinden hoşlandığını ancak benim onun yerine konuşmamı tercih etmediğini anladım. Bunun üzerine bu anları başka türlü halletmeyi öğrendim. Ona dönerek ‘İster misin bu teyzeye senin adını söyleyeyim?’ demeye başladım. Kimi zaman evet, kimi zaman hayır dedi. Ve ben onun liderliğinde yönettim bu tür olayları. Şimdi oğlum birçok büyüğün sorusuna cevap verecek kadar kendine güveniyor ve rahat. Bazense istemediğini söylüyor. Her şekilde seçimleri net ve karşısındaki kişinin hakiki olma potansiyeline göre değişiyor.”

Peki, ne zaman öğrenecekler görgü kurallarını, sorusuna ise Aldort bir soruyla cevap veriyor. “Onların kendi zamanlarında büyüyüp olgunlaşacaklarına tıpkı kendi zamanlarında yürüyüp konuştukları gibi güvenebilir miyiz?” Yetişkin olmadan onların bir yetişkin gibi davranmalarını istiyoruz. Çocuklarımıza sevgi ve saygıyla davranırsak, onlara kendi davranışlarımızla model olursak zaten çocuklar bu davranışları kendi doğallığında öğrenecekler.
“Onların ne olmalarını istiyorsan o ol ve başkaları ile ilişkideyken nasıl davranmalarını istiyorsan onlara öyle davran” diyen Aldort doğal ebeveynlik, terbiye, uyku, sınırlar, iki yaş dönemi, memeden kesme, hayırlar ve öfke, stres gibi ebeveyn ve çocuk ilişkisi konusunda dünyanın birçok ülkesinde seminerler veriyor.
Bu köşemi bugün Naomi Aldort’a ayırmamın sebebi onun doğal ebeveynlik yaklaşımlarından çok şey öğrenmemin yanı sıra 20-21 Nisan tarihlerinde seminer vermek üzere İstanbul’a gelmesi. Çocuğunuzla Birlikte Büyümek adlı kitabı benim danışanlarıma sıklıkla tavsiye ettiğim bir kitap. Çocuğunla Çatışmaya Son ve Övgü ve Ödülün Bedeli adlı seminerleri dinlemek için biran önce kayıt olun derim.


yukarıdaki yazı doğalebeveynlik.blogspot.com dan alıntıdır.. hoşuma gitti paylaşmak isetdim..

19 Mart 2012 Pazartesi

günler hızla geçiyor..yazamıyorum çok yoğunuz..yeni evimize taşındık taşınalı gelen giden misafir ağırlıyoruz..okul bi yandan..sağlık sıkıntıları bi yandan... oğluşumun perdesini aldım şimdi..odasında evinde çok mutlu... bekliyoruz... tüm sevdiklerimize kapımız açık...

11 Mart 2012 Pazar

babannem amcamlar geldi.. evimize de yerleştik... misafirlerimiz gelip gidiyor... hayatımız oturmaya başladı..
evimizi çok benimsedik...ne bileyim işte öyle.... habire karikatür gibi resimler yapıyorum annem bayılıyor çok guzel yapıyorum...

4 Mart 2012 Pazar

evimize yerleştik çok kar yağıyor okulllar habiye tatil oluyor annem çok hastalandı hastanede kaldı evde uyumadı...


mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır...
evimizdeyiz artık 1 haftadır evimizde kalıyoruz... tatil de olunca evi yerleştirebildik.. güzel ferah ve manzarı bir evimiz oldu.ilk bir kaç gün akın annanesine pas vermedi bizim evimiz benim odam vs... annem üzüldü neyse ki düzeldi bi aidiat duygusu kaosu yaşadı... biraz nanemolla... hikmetin boynu ağrıyor ben alerji oldum şiştim efessiz kaldım falan fişman... günler geçiyor akın büyüyor... herşey düzene giriyor... oğlumun odası çok güzel oldu epeydir foto koymadık bilgisayarımız yok şimdilik....